29 EKİM
Cumhuriyet’in Türk kültürüne, Türk diline, düşünme setlerimize zarar verdiğini iddia edenler talihsiz, tarifsiz ve temelsiz bir yanlışın pençesindedir. Ön yargıların hükmüyle, ideolojik katılıklarla Cumhuriyet’in anlaşılması ve anlatılması mümkün değildir. Bugünkü Türkçemizle düşünce oluşturamayacağımızı söylemek gerçekleri çarpıtmaktır, nesnel gelişmelere aykırıdır, dilimizi karalamaktır, nihayetinde öz güven eksikliğidir.”
Birinci Dünya Savaşı sonunda tarih sahnesinden çekilen 622 yıllık Osmanlı Devleti’nin yerine, Atatürk ve arkadaşlarının önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti Devleti’ni kurduk. Tabii ki bu kolay olmadı. Vatan saydığımız elimizde kalan topraklar da işgal edilmişti. Her bakımdan küçülmüş, büzüşmüş, fakirleşmiştik. Adeta binlerce yıldır vatanlaştırdığımız Anadolu da burada yaşamak hakkımız da elimizden alınmak isteniyordu.
Yaklaşık üç yüz yıldır Batı karşısında gerileyen ve çekilen Türklük, Anadolu’da Sakarya’ya tutunmuş ve makûs talihi ile karşı karşıya kalmıştı.
Atatürk’ün liderliğinde “Ya İstiklal, Ya Ölüm!” parolası ile yola çıktık, istiklalimizi sağladık. Yeni bir devlet kurduk. Bu devlet tarihsel geleneğimizden farklı olarak “irade-yi milliye” yi esas alan bir “Cumhuriyet” idi. Üniter/ulus devlet modelinde, tam bağımsızlığı esas alan, demokratik, laik bir Cumhuriyet…
Emeksiz,zahmetsiz bir macera değildi!
Şehitlerimiz ve gazilerimizin varlık yada yokluk mücadelesiydi.Başta Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşları ile birlikte mücadelede can vermiş kahramanlarımızı rahmet ve minnetle anıyoruz.
Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.